Amaç ve Metot

Neden yeni bir Babinger’e ihtiyaç var?
Projenin Amacı ve Kapsamı
Dil ile ilgili hususlar

 

Neden yeni bir Babinger’e ihtiyaç var?

Bu proje Franz Babinger’in Die Geschichtsschreiber der Osmanen und Ihre Werke (bundan sonra: GOW) adlı çalışmasını esas alan güncelleştirilmiş ve geliştirilmiş bir kaynak eser ortaya çıkarmak amacını taşıdığından, söze adı geçen çalışmanın eksik ve yetersiz yönlerinden kısaca bahsederek başlamak projemizin metodolojisini açıklamak açısından yararlı olacaktır. Kitabı eleştirenlerin de işaret ettiği üzere, Babinger’in çalışmasının temel eksikliği yazarın sadece basılı kataloglara erişimi olması ve yazmaların kendilerini görememesi nedeniyle İstanbul’daki yazma kütüphanelerden yeterince yararlanamamış olmasıdır.

Babinger’in eserini hazırladığı sırada bu türde çok az sayıda katalog vardı: Örneğin dünyadaki en büyük Türkçe yazma koleksiyonunu ihtiva eden eden İstanbul Süleymaniye kütüphanesini ele alacak olursak, kütüphanenin 106 koleksiyonunun sadece 52’sinin basılı kataloğu olduğunu, geri kalan koleksiyonlardaki yazmaların ise el yazısıyla hazırlanmış listelerde ve kartlarda bulunduğunu kaydetmek gerekir. Ayrıca kütüphanelerin basılı kataloglarında önemli sayıda hata bulunduğu ve koleksiyonlardaki yazmaların sadece küçük bir kısmının listesinin yapıldığı belirtilmeli. Bunun yanısıra Süleymaniye Kütüphanesi'ne 1920 yılından sonra eklenen eserlerin katalogda bulunmayışını GOW’nin bilimsel açıdan tatmin edici olmadığının en önemli işareti olarak kabul etmek gerekir.

Fuat Sezgin Geschichte des arabischen Schrifttums’un önsözünde, Carl Brockelmann’ın Geschichte der arabischen Litteratur adlı eseri için yazarın İstanbul kütüphanelerinden yeterince yararlanamamış olmasının kendisini daha güncel ve geliştirilmiş bir eser yazmaya teşvik ettiğini yazar. Babinger’in çalışmasının Brockelmann’ınkinden çok daha önce yayınlandığı ve Babinger’in bahsettiği yazmaların bir çoğunun 1927 yılı sonrasında değişik kütüphanelere aktarıldığı veya savaşlarda kaybolduğu gözönüne alınacak olursa Brockelmann’ın değindiğine benzer, hatta onunkinden de vahim bir durumun Osmanlı tarih yazıcılığı için söz konusu olduğu söylenebilir.

Doğal olarak, çok büyük miktarda veri ihtiva eden bir kaynak kitabın eksiksiz olması beklenemez. Bu boyutta bir bio-bibliyografik eserin hatasız olmasını beklemek tamamen gerçekçi de olmayabilir. Bu yüzden de bugünün araştırmacılarının kendilerinden öncekilerin çalışmalarına katkıda bulunmaları büyük önem taşımaktadır ve işte “Osmanlı Tarihçileri” projesinin temel amacı da budur.

 

 

Projenin Amacı ve Kapsamı

Babinger’in eleştirilmesinin nedenlerinden biri de yazarın eserinde bahsettiği tarihçileri seçerken kullandığı metottu. Her ne kadar eserin başlığı “Osmanlı Tarih Yazarları” ise de yazar listesine coğrafyacıları, tezkire yazarlarını gibi kelimenin dar anlamıyla “tarih eseri” vermemiş Osmanlı yazarlarını da katmıştı.

Kitaba alınacak tarihçilerin seçilmesi ile ilgili kriterlerin belirlenmesi önemli bir metodolojik sorun teşkil etmektedir. Bizim projemiz bağlamında bu sorun günümüz tarihçilerinin kullandığı materyalin 1920’lerde tahayyül dahi edilemeyecek çeşitlilikte olduğu düşünüldüğünde daha da karmaşıklaşmaktadır.

Uzun toplantılar ve tartışmalar sonucunda, “Osmanlı Tarihçileri” projesinin bugünün tarihçilerinin ihtiyaçlarını karşılayacak temel başvuru kaynağı olacağını düşünerek kelimenin dar anlamıyla “tarih eseri” olmayan bazı eserlerin de projenin kapsamına alınmasına karar verdik. Buna rağmen projenin başedilemez bir hale gelmesi riskini de gözönüne alarak bazı pratik kaygılarla hareket etmeyi kararlaştırdık.

Sonuçta ortaya çıkarılacak olan çalışma Osmanlı İmparatorluğu sınırları dahilinde yaşamış yazarların kaleme aldığı ve önemli ölçüde “tarihsel” veriyi ihtiva eden eserleri kapsayacak şekilde planlandı. Bu haliyle “Osmanlı Tarihçileri” düz kronikleri olduğu kadar biyografik (menakıbnameler vb), coğrafi, seferler vb hakkında (gazavatname, fethname, vb) eserleri de içine alacak. Buna rağmen mesela şuara tezkiresi yazarlarının her biri için ayrı maddeler yerine bunlardan topluca bahseden geniş kapsamlı makaleler yazılmasını öngörmekteyiz. "Osmanlı" olmayanların (seyyahlar, tarihçiler, vb) yazdığı eserler ve her türlü arşiv malzemesi ise proje kapsamının dışında kalmaktadır.

 

Dil ile ilgili hususlar

Projemizin en önemli boyutlarından birini de dil unsuru oluşturmakta. Daha önce bu alanda eser vermiş olan araştırmacılar çalışmalarını belirli dillerle sınırlamışlardı. Örneğin Brockelmann ve Sezgin’in çalışmaları sadece Arapça eserleri kapsarken, Storey çalışmasında sadece Farsça eserlere yer vermişti. Osmanlı tarih yazıcılığı bağlamında bu tür bir yaklaşım gerek Osmanlı İslamının üç klasik dili olan Arapça, Farsça ve Türkçe’nin saray çevrelerinde geniş ölçüde (ve dönüşümlü olarak) kullanılmasından dolayı ve gerekse kendimizi bu üç dille sınırlamak Osmanlı tarihine tamamen Müslüman alimlerin bakış açısıyla yaklaşmak anlamına geleceği için bilhassa sorunludur. Bu engeli aşmanın yolu eserlerini yazdıkları dillere bakılmaksızın tüm Osmanlı yazarlarını kapsamaktır. Başka bir deyişle, “Osmanlı Tarihçileri”nde esas alınacak olan dile dayalı bir sınırlama değil coğrafi bir sınırlamadır.