(ö. 1597 veya 1598)
Dal rumuzu ile beraber Paşa ve Çelebi ünvanlarını da taşıyan M.Ç. öncelikle Asafi mahlası ile tanınır ve bunu Şecaatname’de sıkça kullanır. Çok yönlü bir birikime sahip olan M.Ç.’nin kullandığı Asafi mahlası bürokratlığı, Paşa ünvanı askeri görevleri, Çelebi lakabı ise Mevleviliğe intisabı ile ilgili olmalıdır. Dal rumuzu da Mehmed isimli diğer katiplerden ayırt etmek üzere kullanılmıştır. Topkapı Sarayı Revan Köşkü Kütüphanesi nüshasında bulunan Oqçuzade Defterdar Mehmed Paşa ibaresine istinaden M.Ç.’ye değinen önceki çalışmalarda müellifin Oqçuzadelerden olduğu vurgulanmışsa da, Abdülkadir Özcan M.Ç.’nin Oqçuzadelerle bağlantısı olmadığını ispat etmiştir. 16. yüzyıl tarihçilerinden Mustafa Ali (ö. 1008/1600), M.Ç.’nin Siroz’da (Serez) doğduğunu ve Istanbul’da Lala Mustafa Paşa’nın (ö. 988/1580) maiyetinde yetiştiğini kaydeder. Yüzyılın ilk yarısında dünyaya gelmiş olan M.Ç.’nin ailesi hakkında fazla bilgi bulunmamakla beraber Hasan Çelebi (ö. 1012/1064) onu I. Süleyman’ın (926-974/1520-66) bölük halkına mensup sadık kullarından biri olarak tanımlar. Kardeşinin de üst rütbeli bir asker olarak şark seferine katılması, ayrıca kendisinin meslek hayatına divan katipliğiyle başlaması M.Ç.’nin saray çevresinden olduğunu veya buraya yakın olup iyi bir eğitim aldığını göstermektedir.
M.Ç. 985/1577 yılı sonlarında Safavi İran’a savaş ilan edilmesi ile birlikte Lala Mustafa Paşa’nın (ö. 988/1580) himayesinde sefer katibi olarak hizmete girmiştir. Qafqasya’nın fethinden sonra, Ramazan 986/Kasım 1578 tarihinde Şirvan serdarlığına tayin edilen Özdemiroglı Osman Paşa’nın (ö. 993/1585) tezkereciliğine getirilmiş ve yeni kurulan Şirvan eyaletinin tahrir işlemlerini yapmıştır (986/1578). 987/1579 yılı sonunda Qafqasya’da Osmanlı yönetimine yönelik Safavi baskısının artmasıyla birlikte Osmanlı birliklerinin Demirqapu’ya (Darband) çekilmesinde önemli görevler üstlenmiştir. Bundan sonraki üç yıl boyunca bir Osmanlı bürokratından ziyade bir asker gibi Osman Paşa’nın emri altında çalışan M.Ç. bu paşanın tekrar Şirvan’ı ele geçirme çabaları çerçevesinde Şemahi kuşatmasına ve Qırım kuvvetleriyle beraber Gence akınına (987/1580) katılmış, 989-990/1581-82 kışında ise yine Osman Paşa tarafından bir miktar askerle Qabala kalesinin zaptı ve tahkimi ile görevlendirilmiştir. Ancak kalenin Safaviler’in eline geçmesiyle birlikte M.Ç. de esir düşmüştür.
M.Ç. Tebriz’de ve Isfahan’da geçirdiği esirlik hayatı süresince ilmine hürmeten kendisine saygı duyulduğunu, ancak İranlı sorgu heyetinin Osmanlılar ile ilgili sorularına istenen cevapları vermemesi üzerine Alamut kalesine gönderildiğini belirtir. Yaklaşık iki yıl Alamut’ta kalan M.Ç. 985-989/1577-81 yılları arasında gerçekleştirilen Şirvan seferlerine katılmış olan eski dostu ve kader arkadaşı Gazi Giray’ın (ö. 1016/1607) yardımları ile kale hapsinden kurtularak 992/1584 senesinde Isfahan’a gönderilmiştir. Bir süre burada kalan M.Ç. Safavi devletinin iç sorunlarından faydalanarak önce Şiraz’a, oradan da deniz yolu ile Basra’ya kaçmayı başarmış ve nihayet Bagdad ve Diyarbekir (Diyarbakır) yoluyla bu esnada Tebriz seferine çıkmış bulunan eski hamisi Özdemiroglı Osman Paşa’nın karargahının bulunduğu Erżurum’a gelmiştir.
993/1585 yılında Osman Paşa’nın Tebriz seferine katılmış olan M.Ç., İbrahim Çavuş’un (ö. 998/1590’dan sonra) yanı sıra sefer müverrihi olarak hizmet etmiş olmalıdır. Bununla beraber Özdemiroglu Osman Paşa’nın sefer esnasında hasta düşmesi üzerine Gazi Giray ile birlikte Cıgalazade Sinan Paşa’ya (ö. 1014/1605) yardımcı olarak verilen M.Ç. Tebriz’in fethinden sonra muhtemelen hamisi Özdemiroglu Osman Paşa’nın himmeti ile dokuzyüz bin akçelik hasla Kefe (Theodosia) beylerbeyliğine, ardından da Şirvan beylerbeyliğine atanmıştır. Daha sonra Ferhad Paşa’nın (ö. 1004/1595) bu görevlere başkalarını getirmesi üzerine aynı yıl Haleb beylerbeyliğine atanmış, bu görevden alındıktan kısa bir süre sonra da 995/1587 yılında Istanbul’a gelmiştir. M.Ç. Şecaatname’yi muhtemelen bu esnada kaleme almış olmalıdır. Bundan sonraki hayatını Istanbul’da geçiren M.Ç. Zilkade 998/Eylül 1590 tarihinde baş tezkerecilikten reisülküttaplığa tayin edildiyse de bir yıl sonra bu görevden alınarak Cemaziyülevvel 1001/Şubat-Mart 1593 aylarında büyük tezkereciliğe getirildi. 2 Receb 1001 /4 Nisan 1593 tarihinde tekrar reisülküttap oldu ise de üç ay sonra azledildi. M.Ç. Mehmed Süreyya’nın tespitine göre 1006/1597-98 yılında vefat etmiştir. Mehmed Şah Efendi (ö. ?, 17. yy. ilk yarısı) onun oğludur.
M.Ç. bu manzum tarihinde Zilkade 993/Ekim 1585 tarihinde Tebriz seferi esnasında vefat eden hamisi sadrazam Özdemiroglı Osman Paşa’nın hayatını menkıbevi bir şekilde anlatmıştır. Serdarın 933-986/1527-78 seneleri arasındaki hayatını muhtasar bir şekilde işleyen M.Ç., paşanın Şirvan ve Dagıstan’daki muharebelerinden, Qırım Hanı Mehmed Giray (ö. 992/1584) ile yaptığı mücadeleden ve Tebriz seferinden ise detaylı olarak bahsetmiştir. Yer yer Gazi Giray’ın ve kendisinin bu esnadaki faaliyetlerinden de bahseden yazar eserinin giriş kısmında Osman Paşa’nın savaşlardaki cesaretini anlatan otuz kırk cüzden oluşan bir eseri Firdevsi’nin (ö. 411/1020) Şehname’si tarzında yazmayı amaçladığını ifade eder. Eserin her cüzü farklı bir konuyu ele alır. Eserinin III. Murad’ın (982-1003/1574-95) teşvikiyle nazm olunduğunu kaydeden M.Ç. eserin giriş kısmını nesir, geri kalanını mesnevi tarzında yazmıştır. Hatimede 994/1586 olarak verilen yazılış tarihinin giriş kısmında 995/1587 olarak nazım halinde düşülmesi dibace bölümünün bir yıl sonra yazıldığını gösterir.
M.Ç. eserini sanatlı bir üslupla yazdığını ifade ederse de, benzeri eserlerden mesela Ṣubhi’nin (ö. 1008/1600) Şehname’sinde kullandığı dille karşılaştırıldığı zaman, Şecaatname’nin daha sade bir Osmanlıca ile yazıldığı anlaşılır. Eserde anlatılan olayların çoğu yazarın kişisel gözlemlerine dayanır. Osman Paşa’nın hayatının 986/ 1578 senesine kadarki kısmına dair genel tezkere kitaplarında bulunmayan bilgileri içerir ve doğu seferlerini detaylarıyla anlatır.
İçindekiler (Istanbul Üniversitesi Kütüphanesi, TY 6043’e göre):
Giriş (2a-12b); Çıldır ile Qoyun Geçidi muharebeleri ve ordunun Şirvan’a ulaşması (12b-25a); Lala Mustafa Paşa komutasındaki ordunun Erżurum’a dönmesi ve Osman Paşa’nın Şirvan’da vezaret ünvanı ile kalması (25a-32b); Osman Paşa’nın beylerbeyi olarak Habeşistan, Yemen, Basra, Bagdad ve Diyarbekir’deki hizmetleri (32b-39b); Osman Paşa’nın Şirvan’da Safavi kuvvetleri ile mücadeleleri (39b-79a); Osmanlı kuvvetlerinin Demirqapu’ya çekilmesi ve burayı üs haline getirmeleri (79a-97b); Osman Paşa’nın Qırım kuvvetleri ile beraber Şirvan’ı tekrar ele geçirmesi (97b-110b); Osmanlı kuvvetlerinin Şirvan’daki savaşları (110b-140a); Gazi Giray ve M.Ç.’nin Safaviler’e esir düşmeleri (140a-161b); İmam Qulı muharebesi (161b-182b); Osman Paşa’nın Kefe’ye dönmesi ve bu esnada vuku bulan muharebeler (182b-199a); Qırım Hanı Mehmed Giray’ın tahttan indirilmesi (199a-225a); Istanbul’a dönüş ve vezir-i azamlık makamına geçiş (225a-232a); Tebriz seferinden önce vuku bulan hadiseler (232a-237a); Tebriz seferi (237a-245b); M.Ç.’nin İran’dan kaçışı (245b-263b); Tebriz’in fethi esnasında beylerbeylerin mücadeleleri (263b-281b); Osman Paşa’nın vefatı (281b- 286b); Hatime (286a-289b).
Şecaatname’nin günümüze kadar gelen iki nüshasından Istanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde bulunanı çok süslü olup güzel bir nesihle yazılmıştır. Yazar eserde 88 minyatür olduğunu belirtir. Bu nüshada ise 77 minyatür vardır. 53a-b minyatür yapılmak üzere boş bırakılmış, diğer bazı minyatürler de muhtemelen tahrif olmuştur. Bu minyatürlerden bazılarının Ta’rih-i Osmani Encümeni Mecmuası’nda tıpkıbasımını yapmış olan Mehmed Arif bu resimlerin 15. yüzyıl Osmanlı minyatür sanatının örneklerinden olduğunu tespit ettikten sonra, minyatürlerde savaşa katılan ve daha sonra sarayda hizmet eden İranlı bir sanatkarın da katkısı bulunduğunu belirtir. Buna kanıt olarak da kitabın baş ile son taraflarında bulunan resimler arasındaki renk farklılığını gösterir.
Kitabın dibacesinden III. Murad için yazılarak takdim olduğu anlaşılır. Kitabın sultana arz edilişini gösteren bir minyatür bütün bir sayfaya yerleştirilmiştir (9b). Bu nüshanın ilk sayfasında bulunan üç mühürden ilki nesihle yazılmış Selim bin Mustafa Han tuğrası, ikincisi ise talik hattla yazılmış olan “Selim bin Mustafa Han [1]197” ibaresidir. Üçüncü mühür ise yine III. Selim’e (1202-1222/1789-1807) aittir. III. Murad’a sunulmakla beraber Şecaatname’nin bu nüshasının II. Abdülhamid döneminde (1293-1327/1876-1909) Yıldız Sarayı’na taşındığı ve daha sonra Istanbul Üniversitesi Kütüphanesi’ne devredildiği anlaşılmaktadır.
Topkapı Sarayı Revan Köşkü nüshasının ise Ali bin Yusuf tarafından 995 Cemaziyülevvel’inin/1587 Nisan’ının başlarında istinsah edildiği anlaşılmaktadır. İlk varakta okunamayan iki tuğra bulunmaktadır. Ayrıca sonradan yazıldığı anlaşılan ve daha sonra müellifinin karışmasına neden olacak olan “Haza kitab-ı Şecaatname ez-te’lifat-ı merhum Qoca Defterdar Mehmed Paşa rahmatu llahi alayh sene 995” ibaresi düşülmüştür. Ayrıca burada 1187/1773 tarihi ve Mustafa Qapudan adlı bir şahsın ismi yazılıdır ki bu da zaman içinde tahrip olan bir çok sayfanın nüshanın sahibi olan mezkur zat tarafından bu tarihde tamamlandığına delalettir. Sözkonusu yerlerin farklı bir el yazısı ile tekrar dikkatsiz bir şekilde yazılması bunu teyit etmektedir. Osman Paşa’nın Qafqasya’dan Qırım’a dönerken Ruslarla yapmış olduğu muharebe bu nüshanın giriş kısmına kaydedilmiştir. Istanbul Üniversitesi nüshasından farklı olarak bir çok atlamalar ve tekrarlar içeren bu nüshanın bazı sayfalarında minyatürler için boş yer bırakılmıştır.
Yazmalar: (1) Istanbul, Istanbul Üniversitesi Kütüphanesi, TY 6043; 2a-289b, 15 satır, nesih. (2) Istanbul, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi, Revan 1301; 2a-240b, 15 satır, nesih (F.E. Karatay. Topkapı Sarayı Müzesi Türkçe Yazmalar Kataloğu (Istanbul, 1961), c. 1, 145).
Edisyonlar: (1) Abdülkadir Özcan. Şecâatnâme (Istanbul 2006) [Giriş ve renkli tıpkıbasım].
Genel Kaynakça
Taliqizade Mehmed bin Mehmed. Tebriziyye. Istanbul Topkapı Sarayı Kütüphanesi, Revan 1299, 52b. Rahimizade İbrahim Çavuş. Gonca-ı Bag-ı Murad. Istanbul Üniversitesi Kütüphanesi, Istanbul, TY 2372, 74b-75a. Abdurrahman Şeref. “Özdemiroglı Osman Paşa.” Ta’rih-i Osmani Encümeni Mecmuası, IV/24 (1332/1914), 1499-1500. Mehmed Arif. “Özdemiroglı Osman Paşa Maqalesine Zeyl: Şecaatname.” Ta’rih-i Osmani Encümeni Mecmuası, V/26 (1332/1914), 111-118. İsmail H. Ertaylan. Gazi Giray Han Hayatı ve Eserleri (Istanbul 1958), 21-22. İ.H. Danişmend. İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi (Ankara, 1961), c. 3, 60-90. Franz Babinger. Osmanlı Tarih Yazarları ve Eserleri. Çev. C. Üçok (Ankara, 1982), 130. Joseph v. Hammer-Purgstall. Osmanlı Devleti Tarihi. Çev. M. Ata (Istanbul, 1985), c. 7, 1827-35. Kınalızade Hasan Çelebi. Tezkiretü’ş-Şuara. Haz. İbrahim Kutluk (Ankara, 1989), c. 1, 165. Selaniki Mustafa. Tarih-i Selaniki. Haz. Mehmed İpşirli (Istanbul, 1989), c. 1, 181. Fahrettin Kırzıoğlu. Kafkasellerinin Fethi (Ankara, 1993), 283. Bekir Kütükoğlu. Osmanlı-İran Siyasi Münasebetleri (Istanbul, 1993), 161. Mehmed Süreyya. Sicill-i Osmani (Istanbul, 1997), 148. Cornell H. Fleischer. Tarihçi Mustafa Âlî: Bir Osmanlı Aydın ve Bürokratı. Çev. Ayla Ortaç (Istanbul, 1996), 83. H. Mustafa Eravcı. Gelibolulu Mustafa Ali’s Nusret-name. Doktora Tezi (Edinburgh Üniversitesi, 1998), 134-176. Gelibolulu Mustafa Âli. Künhü’l-ahbar. Haz. Faris Çerçi (Kayseri, 2000). Yücel Öztürk. Osmanlı Hakimiyetinde Kefe, 1475-1600 (Ankara, 2000), 152.